Server response time’ı düşürmenin yollarını keşfedin. Hosting, kod optimizasyonu, CDN ve veritabanı ile performansınızı artırın!
Web sitenizin yanıt süresi çok mu uzun? Sayfa yüklemeleri yavaşsa, ilk bakmanız gereken yer barındırma (hosting) altyapınızdır. Kaliteli bir hosting sağlayıcısı, hızlı sunucular, düşük yoğunluklu paylaşımlar ve güncel donanımlarla desteklenmiş hizmet sunar. Paylaşımlı hosting yerine VPS (Sanal Özel Sunucu) ya da dedicated (özel) sunucu tercih edilmesi, sitenizin performansında gözle görülür bir fark yaratabilir.
Ajans olarak bizler, müşterilerimize her zaman sunucu seçiminde dikkatli olmalarını öneriyoruz. Neden mi? Çünkü kötü bir hosting seçimi, en iyi optimize edilmiş web sitesini bile başarısızlığa sürükleyebilir. Ayrıca, sunucunun lokasyonu da önemlidir. Hedef kitleniz Türkiye’deyse, Türkiye lokasyonlu bir sunucu kullanmak gecikmeyi ciddi oranda azaltacaktır.
Peki, mevcut hosting hizmetiniz yeterli mi? Sunucu yanıt süresi test araçları (örneğin GTmetrix, Pingdom, Google PageSpeed Insights) ile sitenizi test ederek bu soruya cevap bulabilirsiniz. Eğer sunucunuz yanıt verirken 200 ms’den uzun süre alıyorsa, değişim zamanı gelmiş olabilir.
Server response time’ı sadece donanıma bağlamak yetersiz olur. Web sitesinin yapısal verimliliği de en az o kadar etkili. Aşırı karmaşık kodlar, gereksiz JavaScript ve CSS dosyaları, optimize edilmemiş resimler sunucunun yükünü artırır ve yanıt süresini uzatır.
Ajans tecrübemizle söyleyebiliriz ki, birçok web sitesi arka planda ciddi fazlalıklar taşır. Bunlar arasında inline stiller, gereksiz WordPress eklentileri veya CDN’siz yüklenen büyük medya dosyaları başı çeker. Gereksiz kaynaklar hem sunucuyu zorlar hem de TBT (Total Blocking Time) gibi metrikleri olumsuz etkiler.
Kod temizliği ile ilgili şunu hiç unutmamak gerekir: Her 1 KB daha az veri, kullanıcıya o kadar hızlı sunulur. Minify işlemi ile CSS, JS ve HTML dosyalarınızı sıkıştırmak ve lazy load ile yalnızca gerekli içeriği yüklemek sayfa yanıt hızını doğrudan artırır. Peki, bu işlemleri manuel mi yapmalısınız? Elbette hayır. WP Rocket, Autoptimize, LiteSpeed Cache gibi araçlar bu görevleri sizin için otomatikleştirir.
Web siteniz veritabanı kullanıyorsa (özellikle WordPress tabanlı siteler), veritabanı optimizasyonu server response time üzerinde belirleyici rol oynar. Her kullanıcı isteği, veritabanına yeni bir sorgu gönderir. Bu sorgular ne kadar yavaşsa, sunucunun cevap süresi o kadar uzun olur.
Özellikle binlerce ürün ya da içerik bulunan e-ticaret ve blog sitelerinde bu konu çok daha kritiktir. MySQL tablolarının indekslenmesi, gereksiz kayıtların silinmesi ve geçici verilerin periyodik olarak temizlenmesi sunucu üzerindeki yükü azaltır. Ayrıca, veritabanı önbellekleme ile dinamik içerikler daha hızlı sunulabilir.
Ajans olarak kullandığımız bazı etkili yöntemler şunlardır:
Küçük bir örnek: Saniyede 100 sorgu alan bir veritabanı için 0.1 saniye kazanmak bile toplamda büyük bir performans iyileştirmesi anlamına gelir. Öyleyse, veritabanınızın ne durumda olduğunu en son ne zaman kontrol ettiniz?
Bir web sitesinin yükünü hafifletmenin en akıllı yollarından biri, içeriğin akıllıca dağıtılmasıdır. İşte burada CDN (Content Delivery Network) devreye girer. CDN, statik dosyaları (resimler, CSS, JS vb.) farklı lokasyonlarda bulunan sunucularda tutar ve kullanıcıya en yakın olan sunucudan bu dosyaları sunar.
Bu sayede sunucu sadece dinamik içerikle ilgilenir, geri kalan tüm yük CDN tarafından karşılanır. Cloudflare, BunnyCDN ve Amazon CloudFront gibi sistemlerle tanıştınız mı? Eğer hayırsa, performansınızı %50’ye kadar artırabilecek bir çözümü göz ardı ediyor olabilirsiniz.
Diğer önemli unsurlar da önbellekleme (caching) ve GZIP sıkıştırma. Önbellekleme sayesinde siteniz daha önce oluşturulmuş sayfaları hızlıca sunabilir; GZIP sıkıştırma ise veri boyutunu küçülterek sunucunun iletim süresini azaltır. Bu teknikleri birlikte uyguladığınızda sayfa yanıt süresi birkaç saniye yerine milisaniyelere düşebilir.
Teknik olarak değerlendirecek olursak, Time to First Byte (TTFB) değeri, bu optimizasyonlarla 800 ms’den 200 ms’ye düşürülebilir. Peki, bu farkın SEO’ya nasıl etki ettiğini biliyor musunuz? Google’a göre daha düşük TTFB, daha iyi kullanıcı deneyimi ve daha üst sıralar demek.